22 Ocak 2011 Cumartesi

OTİZM

Ben bu kelimeyle ilk defa Dustin Hoffman ve Tom Cruise'un çevirdiği Yağmur Adam (The Rain Man) filmiyle tanıştım. Bu muhteşem filmden ilk hatırladıklarım Dustin Hoffman'ın kibrit çöplerini anında sayması, oyun kağıtlarını hafızasına alma yeteneği, yatağını camın önünde istemesi, bazı alışkanlıkları, takıntıları vs... Ve ben otizmin ne olduğunu bu filmi izledikten sonra öğrendim.

Şimdi ise geçen hafta NTV'de yayınlanan otizmli çocuklar yararına NTV ile Tohum Otizm Vakfı'nın birlikte hazırladığı, bazı sanatçıların da destek verdiği, profesörlerin katıldığı "Biri Bana Anlatsın" programından bahsetmek istiyorum. Amaç otizmli çocuklar için SMS yolu ile bağış toplamak ve bunun yanı sıra otizm hakkında bilgi vermekti.

Programda önce otizmli Dr.Temple Grandin'in hayat hikayesini anlatan 7 Emmy ödüllü "Temple Grandin" filmi gösterildi. Bu filmi herkesin seyretmesini tavsiye ediyorum.

Daha sonra otizmli çocukların erken fark edilmesi, tanı konulması, çocuklar için yapılması gerekenler, ailelerin çocuklarına davranış şekli ve nasıl sabırlı olmaları gerektiği konuları detaylı olarak anlatıldı.

Otizmli çocuklara sahip olan aileler yaşadıkları sorunlarını, sıkıntılarını, dışlanmalarını anlattı. Sadece aileler değil Prof. Yankı Yazgan bile otizmli çocukların ailelerinin nasıl zorluk çektiğini, nasıl zor dayandığını söyledi. İstanbul dışından gelen okul talepleri çok fazlaydı.

Böyle güzel bir programdan alınması gereken ders ise herkesin sağlıklı çocukları olmayabilir. Sadece çocuklarımız değil bizlerin de her an herşey başımıza gelebilir. Sağlıklıyken birden herşey değişebilir ve bir anda engelli olabiliriz. Onun için böyle bir durumla karşılaştığımız zaman kendimizi onların yerine koymalı, onlara hoşgörülü davranmalı elimizden gelen yardımı ve şevkati onlara göstermeliyiz.

Tv kanallarında konunun uzmanları profesörler ve konuya destek veren sanatçılar ile birlikte böyle güzel ve anlamlı programlar izlemek, duyarlı insanların yardımseverliğine şahit olmak bana olduğu gibi birçok insana huzur ve mutluluk vermiştir eminim. :)

1 Ocak 2011 Cumartesi

MUTLU YILLAR :)

Acısıyla tatlısıyla, sevinciyle üzüntüsüyle bir yılı daha geride bıraktık. Ama en önemli şey bence insanın yıllarını sevdikleriyle sağlıklı, huzurlu, mutlu bir şekilde geçirmesi.
Her yıl başı geldiğinde hazırlıklar, kutlamalar, hediyeler, sevgi mesajları, telefonlar vs. vs. vs. olur ama biz bu koşuşturmalar içinde yılların bir su gibi aktığının farkında bile olmayız. Aynı zamanda bir yaş daha yaşlandığımızı da hiç düşünmeyiz. Şimdi bana yaşımı soranlara kaç yaşımda olduğumu söylüyorum veya 35 diyorum, ama doğru yaşımı söylerken ben bile şaşırıyorum. "nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım" demiyorum ama ne kadar çabuk geçtiğini o zaman anlıyorum.
Rahmetli babam ben doğduğum yıldan itibaren her doğum günümde sadece portre resmimi
çektirirdi. Biraz büyüdüğümde "sen 15 yaşına girince senin boy resmini çektireceğim" demişti. Ama ben bir türlü 15 yaşıma gelememiştim, o yıllarda zaman geçmiyordu sanki. Sonra canım babacım ben 15 yaşıma geldiğimde benim boy resmimi çektirmişti, benden mutlusu yoktu. Şimdi bakıyorum da 15 yaşım 3'e katlanmış da, üstüne eklenmiş de, yaaaa işte böyle :)
Bence bu yazı yeni yıl yazısından daha çok doğum günü yazısı gibi mi oldu ne? Anlayamadım :) Ama birbiriyle bağlantılı olduğu kesin. Bence her yaşın ayrı güzelliği var, önemli olan sağlıklı olmak, sağlıklı yaşlanmak.

Gelelim yeni yıl mesajına;
Öncelikle sağlık, huzur, neşe, bereket, mutluluk, başarı diliyorum herkese. Daha sonra herkesin gönlünde ne varsa onun çabucak gerçekleşmesini diliyorum. Yeni evlenecek olanlar, bebek bekleyenler, asker yolu gözleyenler, teskere bekleyenler, istediği liseye veya üniversiteye girmek isteyenler gibi, aklınızda ne beklenti varsa anılara dönüşsün, yüzünüzden gülümseme hiç eksik olmasın, ailenizle, arkadaşlarınızla, dostlarınızla birlikte...
Bir de kar yağsaydı ne güzel olurdu... :)